Büyük bir turneyle vedaya hazırlanan Deep Purple grubu İstanbul’a son kez gelerek dinleyicilerinin karşısında sahnelere veda ediyor. Hadi gelin hep beraber bu efsane müzik grubunun hikayesini inceleyelim.
Deep Purple, Black Sabbaht ve Led Zeppelin gibi öncü gruplar sayesinde yeni bir soluk kazanan ağır metal türü, Deep Purple’ı efsane yapan en büyük etmendi. Grup ilk olarak Roundbout ismiyle tanınmıştı. 1968 yılında Searchers topluluğunun ritimcisi Chris Curtis tarafından kurulan gruba ilk aşamada tuşlu çalgılarda Jon Lord, bas gitarda Nick Simper ve gitarda ise Richard Hugh Blackmore eşlik ediyordu. Birkaç gün içerisinde Curtis gruptan ayrılırken, Bobby Woodman’da istenileni veremeyince onlardan kalan koltukları Rod Evans ve Ian Paice dolduruyordu. Deep Purple ismini alan grup bir iskandinav turnesinden sonra albüm çalışmalarına başladı. Tina Turner, Neil Diamond gibi isimlerle beraber çalışmalar yapan Deep Purple kendi çizgisinden vazgeçmemeyi ilke haline getirmişti.
1969 yılının yazında ise Evans ve Simper, Episode Six’ten gelen Ian Gillan ve Roger Glover ile yer değiştirdi. Gerçek “Deep Purple” olarak akıllara gelecek bu kadro Lord’un yazdığı “Concerto For Group and Orchestra”yı Londra Fiarmoni Orkestrası ile kaydettiler. Sonrasında gelen “Speed King” ve “Child in Time” gibi parçalar içeren “Deep Purple in Rock” çalışması ağır metal türünün vazgeçilmez çalışmaları olacaklarını haykırıyordu. Bu fenomenlik Avrupa kıtasında “Black Night” ile iyice sağlamlaşacaktı. “Strange Kind of Woman” müzik listelerinde muazzam bir noktaya gelirken “Fireball” ve “Machine Head” albümleri zirveye adını yazdırmaktan çekinmiyordu.
“Smoke on The Water” parçası ise sert rock müzik tarihine geçmiş bir çalışma olarak boy gösterecekti.
Grup üyeleri ise birbirlerine karşı oldukça tahammülsüz davranmaya başlamışlardı. “Who Do We Think We Are” başarılı ekibin bitişinin fermanıydı. Gilla ve Glover’ın ayrılışı, David Coverdale ve Glenn Hugges’in gelişiyle bir takım yeni görüşler kazanan grup için gidişat iyiye olmayacaktı.
Gidişattan memnun olmayan Blackmore 1975 mayıs ayında Rainbow’u kurmak için Deep Purple’ı yetim bırakıyordu. Tommy Bolin Purple’a “Come Taste The Band” albümünde eşlik ediyordu fakat farklı tarzların bir arada yürümesi imkansız görünüyordu. Deep Purple üyeleri dağılmanın eşiğindeydiler ve sonuç olarak hepsi farklı bir yol izleyerek başka oluşumlarda devam ettiler. Madde bağımlılığı olan Bolin ise birkaç ay sonra aşırı doz uyuşturucudan ölecekti...
“Best of Deep Purple” ve diğer toplama çalışmalar Deep Purple hayranlarını bir süre daha beslese de grubun dinleyicileri grubu tekrar yeni çalışmalarda görmek istiyordu. 1984 Yılında Gillan, Blackmore, Lord, Paice “Perfect Strangers” çalışmasını tamamladıktan sonra yeniden bir araya gelmek için bir zemin oluşuyordu. İkinci bir çalışma olan “The House of Blue Light”ta ise Blackmore ile Gillan arasında çıkan tartışmadan ötürü başlar başlamaz bitiyordu. Rainbow grubunun eski üyesi Joe Turner, Gillan’ın boşalttığı yeri 1990 yılında Deep Purple’ı yeniden ayağa kaldıracak “Slaves And Masters” albümü sırasında dolduruyordu. Gillan 1993 yılında gruba tekrar katılsa bile bu uzun sürmüyor aksine çok kısa bir sürede gruptan tekrar ayrılıyordu. Bu sefer yerini yetenekli başka bir isim Joe Satriani alıyordu. 1996 yılındaki “Purpendicular”ı çıkartan ekip Steve More, Lord, Gillan,Glover, ve Piace’den oluşuyordu. Bu sıralar ise Deep Purple özel şirketlerin yaptığı toplama albümlerle “Altın Diskler” “Bin Yılın Seçmeleri” vb. ile müzik severlerin karşısına çıkıyor.
3 Haziran 2020’de Life Park İstanbul’da son konserini, dünya çapında ise son turnesini yapacak olan grubun İstanbul ve diğer ülkelerdeki konser biletlerini biletwise’dan satın alabilirsiniz.
biletwise © 2024 Tüm hakları saklıdır.